MALEZYA HAKKINDA...

İsmail Rakıp Karaş, 04.03.2017

Malezya, uluslararası öğrenci avantajını bizden çok önce fark eden bir ülke. Örneğin Universiti Teknologi Malaysia (UTM)'da 2015 itibarı ile 60 ülkeden 5000'in üzerinde öğrenci vardı. Bunların çoğu lisansüstü öğrenci. UTM Malezya'nın önde gelen teknik üniversitelerinden. Research University sınıfında. Lisansüstü öğrenci sayısı, lisanstan daha fazla. Ana kampüsü Skudai-Johor'da. Singapur sınırına araba ile 20 dk. Kuala Lumpur'da da ikinci bir kampüsleri var. 28 Şubat sürecinde Malezya'ya Türkiye'den çok çok öğrenci gitmişti. 2010 yılında UTM'de lisans seviyesinde 60'ın üstünde Türk öğrenci vardı.

Malezya özellikle de islam ülkelerinden çok öğrenci çekiyor. Bunda ülkenin ve eğitim ücretlerinin ucuz oluşu, müslümanlar açısından rahat bir ortamın oluşu, tatil gibi imkanlarının geniş oluşu, İngilizcenin yaygın oluşunun etkisi büyük. Örneğin İran'dan çok fazla öğrenci var. 2010 yılında UTM'de 1500'e yakın İranlı öğrenci vardı. Tüm Malezya'da 50 binin üstünde olduğu söyleniyordu. İranlılar yukarıdaki sebeplerin dışında, batıya gitmekte zorlandıkları için ve vize benzeri yaptırımlar yüzünden Malezya'yı tercih ediyorlar. Malezya onlar için çok rahat bir ülke. İranlıları orada gayet rahat tavırları ve görüntüleri ile hemen ayırt edersiniz. 28 Şubat sürecinde Türk kız öğrenciler başörtüsü yüzünden oradaydı, İranlılar ise belki de tersi yönden benzer sebeplerle... İran komşumuz olmasına rağmen bizler uluslararası öğrenci konusunda oldukça geç kaldığımız için o öğrencileri ve diğer ülkelerden öğrencileri malesef yeni yeni ülkemize çekebiliyoruz. Malezya uluslararası öğrenciler ve lisansüstü eğitime verdiği önem sayesinde sıralamalarda oldukça iyi durumda. Örneğin UTM 2016 yılında dünya sıralamasında 288'inci oldu.

Malezya 13 eyaletten oluşan bir ülke. Ülkede krallık ve başbakanlık var. İngiltere gibi. Bazı eyaletlerin ayrıca bir de sultanı var. Sultanlar sıra ile ve 5'er yıl süre ile ülkenin kralı oluyorlar. Batı Malezya ana karaya bağlı iken, Doğu Malezya Borneo yarımadasında.

Uzun süren Hollanda ve İngiliz sömürge dönemlerinin ardından 60'larda bağımsızlığını kazanmış. Sömürge döneminde Çinliler ve Hintliler işçi olarak bu topraklara getirilmiş. Bugün nüfusun % 55-60'ı Malay, %25-30'u Çinli, kalanı da Hintliler ve diğer milletler. Kozmopolit bir toplum. Malaylar toprağın yerlisi ve sahibi, ülke yönetimi Malaylarda. Malay demek Müslüman demek. Örneğin neredeyse bütün Malay kadınlar başını örter. Sadece tercih ya da inanç sebebi ile değil, Malay olduklarını belli etmek için de. Çinliler ise ticarette etkinler ve zenginler. Çinliler çoğunlukla Budist, Hintlilerin ise çoğu Hindu'dur. Bu milletlerin dini, dili, kültürü birbirinden çok farklı olmasına rağmen bir tür uyum/çıkar ilişkisi ile bir arada yaşıyorlar. Eğitim dili Malayca ve İngilizcedir. Herkes resmi dil olan Malaycayı öğrenmek zorundadır. İngilizce yaygındır. Genelde sorun yaşamadan anlaşırsınız.

Çinlilerin gücünü kırmak olsa gerek, ve toprağın sahibi oldukları için Malaylara pek çok alanda pozitif ayrımcılık yapılıyor. Örneğin eğitimde, burs vb öncelikleri var. Kırsal alanda özellikle de ana karanın doğusunda Malaylar yoğun. Kırsal alanlarda İslami kültür daha yakından hissedilir. Ama özellikle büyükşehirlerde Çin ve diğer kültürlerin etkisi de vardır.

Malezya İngiliz Milletler topluluğunun da bir parçası. Sömürge döneminin etkilerini görürsünüz. Örneğin İngilizlerdeki sör, kont vb gibi soyluluk ünvanlarının bir benzeri Malezya'da da vardır. Önemli kişilerin isimlerinin başında Datuk, Sri, Dato, Tun gibi ünvanlar vardır. Malayların Avrupa futbol müsabakalarında Türkiyenin değil de, İngilterenin takımlarını tuttuklarına şahit olabilirsiniz. Malay Hocaların çoğunun doktorası İngiltere'dendir. Topluluk üyesi oldukları için İngiltere onlara ayrıcalık tanır.

Malezya bizim toplumumuz gibi neredeyse "unique" bir toplum değil. Yani, her ne kadar uzaktan Malezya bütünüyle müslüman bir ülke gibi görünse de (Bunda bir dönem Türkiye'de Malezya ile ilgili yapılan tartışmaların ve hac ve umrede tanışılan Malayların etkisi de var belki :) yukarıda da belirttiğimiz üzere toplumda çok farklı grupların ve bizim hemen anlayamadığımız farklı dengelerin olduğu bir ülke.

Malezya yarımadasının hemen güney ucunda bir ada olan Singapur, bir şehir devlet. Malezya'ya geçiş bir kaç köprü ile sağlanıyor. Malezya bağımsızlığını kazandığında Singapur Malezya'nın eyaletlerinden birisi imiş. Fakat bir kaç sene sonra ayrılmış. Ayrıldıktan sonra hızlı gelişmiş. Ticaret yollarının üstünde bir liman kenti oluşu ve muhtemelen batının ve Çin'in de desteği ile zenginleşmiş. Yukarıda saydığım milletler Singapur'da da mevcut. Fakat ağırlık Çinlilerde. Singapurlular Amerika'da olduğu gibi çok kültürlülükleri ile övünürler ama bir yandan da geri planda Malay nüfusun oranını tedricen azaltma politikası güderler. Malezyalılar bu politika yüzünden, zamanında koptukları için ve biraz da bazı alanlarda geride kaldıkları için Singapur'u sevmez. Aralarında zaman zaman soğuk rüzgarlar eser. İnsan olmayan küçük adalar yüzünden bizdeki Kardak krizine benzer krizler çıkar bazen. Ama diğer yandan Malezya'dan Singapur'a her gün binlerce kişi çalışmaya gider. Sabah ve akşam saatlerinde sınırdaki motosiklet ve araba trafiği görmeye değerdir. Bu insanlar Malezya'da yaşar, Singapur'da çalışırlar. Çünkü iki ülkenin para değeri arasında üç katın üstünde fark vardır ve kazanç yüksektir. Sınırda makinalardan otomatik geçiş yaparlar, diğer yolucular gibi pasaport memuruna uğramazlar.

Malezya ekonomisinde ağırlık: petrol, kauçuk, palm yağı, teknoloji, vb.

Ulusal Petrol şirketi: Petronas. Kuala Lumpur'daki meşhur ikiz kulelerin ismi buradan geliyor, bu şirkete ait.



Ulusal otomobil markası: Proton, Perodua ve diğerleri. Pek çok alt marka ve modelleri de var.

Palm yağı: Bir tür palmiyeden üretiliyor. Yollarda giderken dışarıdan orman gibi görünen pek çok alan aslında yapay olarak üretilmiş palmiye tarlaları. Çevreciler zaman zaman Malezya ve Endonezya'yı yağmur ormanlarını yok ederek yerine yağ palmiyesi dikmekle suçluyorlar. Onlar ise kendilerini ekonomik olarak güçlü olma ihtiyacı ve planlı ekim ile savunuyorlar. Malezya yağmur ormanlardaki ağaçları kimyasal yöntemlerle kuruturken, Açe'nin de dahil olduğu Endonezya'nın kuzey bölgesindeki nispeten fakir halk Palmiye tarımı için çok geniş alanlardaki ağaçları yakarak yer açıyorlar. Bu yüzden bölgenin hemen doğusundaki Malezya ve Singapur bazen aylar boyunca duman altında kalıyor ve bu durum uluslar arası bir probleme dönüşüyor. Kimi kaynaklar Palm yağı ile olarak son günlerde ortaya çıkan karalamanın Malezya (ve belki de Açe) ekonomisini olumsuz yönde etkileme planının bir parçası olduğunu söylüyorlar: http://www.helalplatform.com/saglik/palm-yagi-operasyonunda-amac-malezyayi-batirmak/50/

Aynı türden söylentiler Malezya Havayolları için de yapılmıştı. Ardarda iki kez gerçekleşen uçak kazasından sonra Malaysia Airlines neredeyse bitti. Bunun da bir operasyon olduğunu söyleyen teoriler okuyabilirsiniz. Daha önce örneğin Malezya Havayolları ile THY ortak uçuşlar yapıyorlardı ve bugünküne göre çok daha ucuza uçabiliyorduk.

 

Bazı başka notlar:

Başka bazı ülkelerde olduğu gibi burada da üniversitelerin rektörleri için Vice-Chancellor ifadesinin kullanıldığını görürsünüz. Chancellor Sultandır. Sultanın yardımcısı, yani üniversitenin başındaki vekili anlamında rektörler için Vice-Chancellor ifadesi kullanılır. Rektör yardımcısı olarak algılamayınız :)

Malezya tropik bir ülkedir. Bizde olmayan pek çok farklı hayvan çeşidi de mevcuttur. Ziyaret edebileceğiniz ve gösterilerini izleyebileceğiniz pek çok timsah çiftliği vardır. Langkawi adasındaki çiftlikten:



Ormanlık alanlarda pek çok farklı hayvan vardır. Örneğin sabah ve akşam saatlerinde UTM'nin kampüsünde bolca maymun görebilirsiniz. Kampüsün kenar bölgelerinde ağaçlık alanlarında sürüngenlere, domuzlara vb rastlamak da mümkündür :) :




Tropik iklim olduğu için mevsim yoktur. Yıl boyu sıcaklık aynıdır. Bazı dönemlerde yağmurlar yoğunlaşır. Özellikle de doğu kıyılarında çok güzel ve geniş kumsalları vardır. Sezon çok uzun sürdüğü için bu geniş sahiller genelde sakindir. Dalış için muhteşem adalar vardır. Desaru sahilinden bir görüntü:



Şelaler serinlemek için mükemmel duraklardır. Kota Tinggi şelalesi bunlardan biridir:


Dışarıdaki hava bazen o kadar nemli olur ki kendinizi hamamda zannedersiniz. Havaalanındaki klimalı ortamdan dışarıya adım attığınızda bu nasıl bir hava böyle diye şaşırabilirsiniz. Nemden ve tropik bitki örtüsünden dolayı havada değişik bir koku vardır ama bir süre sonra alışırsınız. Dışarısı bunaltıcıdır fakat iç mekanlar genelde hep klimalıdır. Ve klima düzeyi genelde çok yüksektir. Eğer klimalardan rahatsız olan biriyseniz mutlaka her zaman yanınızda bir yelek/yağmurluk bulundurunuz. Türkiye'dekinin tersine orada içeride üstünüze bir şeyler giymek, dışarıda çıkarmak durumunda kalırsınız :)

Dünyanın bütün tropik bölgelerinde olduğu gibi Malezya'da sivrisinek oranı yüksektir. Özel bir sivrisinekten bulaşan Dengue humması diye bilinen bir hastalık var. Dengue sivrisineğiyle çok nadiren karşılaşılsa da, yine de sivrisineklere dikkat etmek gerekir. Cilde sürülen sinek koruyucu spreylerden götürebilirsiniz. Kaygılanmanıza gerek yok, klimalı ortamlarda genelde sivrisinek olmaz. Ama bu durumu da bilmenizde fayda var.

Kaldığınız yerlerde küçük kertenkeleler görebilirsiniz. Duvarlarda dolaşırlar. Hiç çekinmeyin, zararsızdırlar, insana gelmezler. Hatta sivrisinekleri yedikleri için Malaylar evlerde dolaşsın isterler ve onları hiç umursamazlar. Klimalar çalıştığında genelde ortamdan uzaklaşırlar.

Prizler İngiliz sistemindedir. Aparat şart değildir, ortadaki topraklama yuvasına kalem ucu gibi bir şeyle bastırdığınızda bizim fişleri prizlerde kullanabilirsiniz. Trafik de İngiliz usulü, terstendir. Özellikle de karşıdan karşıya geçerken alışana kadar dikkat etmek gerekir.
 


Yemekler:


Malezya'da oteller dışında kontinental denen bizim yediğimiz tarzda kahvaltı bulamazsınız, marketlerde zeytin-peynir bulunmaz, bulunanı da ithaldir ve bildiğiniz tatlarından uzaktır. Malaylar kahvaltıda Laksa denilen noodle tarzı çorbalar içerler, pilav yerler, balık yerler, hatta et ve tavuk yemekleri yerler. Ayrıca Roti-Canai denilen gözleme tarzı hamur işi vardır, onu yerler. Genelde oraya giden Türkler sabahları diğerlerini yemekte zorlansalar da, Roti-Canai kabul edebilirdir.

Malay yemek kültürü çok farklıdır. Toplum temel olarak Malay, Çin ve Hintlilerden oluştuğu için bu durum yemek kültüründe de yansımıştır. Miks bir yemek kültürü oluşmuştur. Acılı yemekler çok yaygındır. Bunun yanında şekeri de çok kullanırlar. Her şeyi sosla lezzetlendirirler. Örneğin pilavlar suda buğulamadır, genelde katık olmaz. Ama üstüne yemek/sos koyarak lezzetlendirirler.

Toplumun %55-60'ın oluşturan Malay lokantalarında yemek yediğinizde helal-haram sorunu yaşamazsınız. Sadece deniz ürünlerinde tereddüt edebilirsiniz. Şafi oldukları için denizden çıkan her şeyi yerler. Malay mutfağında deniz ürünleri çok etkindir. Bu yüzden kabuklu deniz ürünleri neredeyse bütün sofralarda yerini alır. Benim gibi, oraya gidince Şafi mezhebine uymayı tercih edebilir ya da bu yemeklerden uzak durabilirsiniz.

Malaylarda elle yeme kültürü yaygındır. Halkın gittiği sıradan restoranlarda genelde yüksek düzeyde hijyen pek beklemeyin, temizlik anlayışları bizim kadar üst seviyede değildir. Eğer takıntılı ve aşırı hassas biri iseniz dışarıda aç :) kalabilirsiniz. Sokaktaki hayattan bahsediyorum. Bunun yanında nezih ve lüks lokantalar da elbette mevcut.

Ben yurtdışına gidince Türk lokantası aramak yerine -elbette helal/haram mevzuuna dikkat ederek- her zaman oranın yerel lezzetlerini tatmayı tercih ederim. Size de tavsiyem Malezya'ya gidince bütün bu lezzetlerden uzak durmak yerine, hijyen vb gibi ayrıntılara takılmadan bu yemekleri denemenizdir. Çok fazla hassasiyet gösterir ve alıştığınız damak tadının dışındaki tatlara kendinizi kapatırsanız aç kalabilirsiniz :) Malezya'ya gidenler başta biraz yadırgarlar ama sonradan ayrılmakta zorlanırlar ve çok severler.

Kozmopolit bir toplum olduğu için bahsettiğim yemeklerin dışında farklı kültürlere ait lokantalar da bulmak kolaydır. Özellikle de büyük şehirlerde pek çok Arap, Hint, Pakistan, helal Thai vb lokantaları mevcuttur. Arap yemekleri, özellikle de kebapları bize yakındır, onları da deneyebilirsiniz.

Malay tatlıları da farklıdır. Hafiftir. Bazıları hakikaten bize çok yavan gelir. Ama bazıları çok lezzetlidir, özellikle de Hindistan cevizi ile yapılanlar mükemmeldir. Benim favorilerim ve yemeden geçmeyeceklerim; Cendol ve Kuih Dadar (Kuih Ketayap).

Malezya tropik bir ülke olduğu için bizim bilmediğimiz pek çok tropik meyve mevcuttur. Yemekleri yemekte zorlansanız da meyveleri mutlaka tadın ve hatta bavulunuza koyup dönüşte ailenize de getirin derim.

Yemek ve meyvelere ait bilgi ve fotoğraflar aşağıda...

 

Roti-Canai:

 


Bazı Deniz Ürünleri:

Malezya usulü balık çok güzeldir. Hiç görmediğiniz envai çeşit balık türü vardır. Farklı bitkilerle çok lezzetli bir şekilde pişirirler:

Balık buğulama (Steemed fish):






Özel balık yemekleri:


 

Muz yaprağı ile kızartılmış balık:

 

 Deniz ürünlerinden oluşan yemekler:
    
 
 

Muz yaprağına sarılmış bir tür balık köfte ve sosu:

Balık köfte (tam ismini hatırlamıyorum) ve sosu:

 


Köpekbalığı çorbası:


İstakoz pilav:


Deniz ürünleri tabağı:


Karides ve istakoz satışı:

 

Her yörenin ayrı laksası vardır (Bizdeki yöresel çorbalar gibi).
Sarawak eyaletinde yapılan Laksa sarawak:

Laksa Sarawak'ın yapımı:


Diğer bazı Laksa ve noodlelar:
    

     


Tom-Yam: Aslen Thai yemeği olan Tom-Yam müthiş bir yemek. Aslında yemek demek zor. Noodle da değil, çorba hiç değil :)


 

Satay: Satay çöpşiş gibi bir şey. Hem tavuk hem etten yapıyorlar. Tavsiye ederim.
Her restoranın önünde mangalda yaparlar görürsünüz. Bizim çöpşişten farkı şekerli olması :)
      

 

Et/Yumurta/Tavuk + Pilav yemekleri (Nasi-Ayam / Nasi-Lemak / Nasi-Goreng):
      

Sokakta tavuk, pilav:

 

Mavi Pilav:



Tandoori Chicken aslında Hint-Pakistan yemeği. Fakat Malezya'da ayrı bir lezzet buluyor.
Bizim damak tadımıza yakın. Mutlaka deneyin:

Malezya usulü Samosa:

Malezya'nın meşhur çayı; Teh Tarik. Şekerli, sütlü, köpüklü...

 

Tatlılar:

Yemeden geçmem:) Kuih Dadar (Kuih Ketayap)

 

Yemeden geçmem:) Cendol:



 



 

 

Meyveler:

Durian:
Durian, King of the Fruits olarak bilinir. Tadı çok güzel. Kokusu çok ağırdır. Çok kötü ve rahatsız edici olduğunu söyleyenler vardır ama bence hiç de öyle değil. Yolda yanınızdan durian kamyonu geçe 10 dakika süre ile kokusunu duyarsınız. Yiyen ya nefret eder, ya da bayılır derler. Otellerde, uçaklarda, metrolarda sigara içilmez levhası gibi durianla girilmez levhaları vardır. Gittiğinizde mevsimini yakalamanızı ve mutlaka denemenizi öneriririm. Ben bayılıyorum :)

Durian:



 

       


 

Dragon Fruit:

 

Mangosteen ve Rambutan meyveleri:


Jackfruit meyvesi:
     
 

Taze Hindistan cevizi:
       

Papaya:
  


Deniz ürünleri Satışı: